Doç. Dr. Korkut Ulucan
Spor Genetiği Uzmanı
Marmara Üniversitesi, DHF, Tıbbi
Biyoloji ve Genetik Bölümü
Üsküdar Üniversitesi, MDBF,
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
Spor,
hepimizin ortak tutkusu, kimimiz için izlemesi, kimimiz için yapması deşarj
kaynağı; kimimiz için ise güzel, eğlenceli ve heyecanlı vakit geçirme zamanı.
Birçok firma için reklam ve pazar, tabi ki de oyuncular için maddiyat ve gelecek. Yani kazananı çok, kaybedeni ise kazanana
kıyasla daha az. Ama tabi ki kaybetme olgusu kişiden kişiye değişir.
Sporcular
ise özellikle küçük yaşlarımızdan itibaren bizler için birer kahraman,
düşünsenize birçoğumuz için Lefter, Süleyman Seba, Metin Oktay, Michael Jordan,
Pele, Boris Becker, Usain Bolt, Carl Lewis birer idol, ve o sporu yapmamıza
neden olan kişiler, başarı emsalleri.
Ancak son günlerde ise spor ve başarı dendiğinde aklımıza gelen ilk şey
doping.
Doping
nedir sorusu yıllardır hep spor gündeminde, Uluslararası Olimpiyat Komitesi
altında bu olay için bir birim bile kurmuş: Uluslararası Anti
Doping Ajansı (WADA), 1999 yılında kurmuş bu ajansı, amacı her türlü doping
olayı ile mücadele etmek, sporun eşitlik ahlakının korunmasına yardımcı olmak.
Doping maddesi ile değişebiliyor; kan dopnginden kimyasal dopinglere kadar
geniş bir yelpazesi var. Dopingli maddelerin ise tanımı olarak “Sporda eşitlik
ilkesini bozmak ve sportif performansı artırmak amacı ile kullanılan, sporcu
sağlığını bozan her türlü uygulama” olarak geçiyor. Bu uygulamaların ise sağlam
bir şekilde yaprımları var, ve her geçen gün de ağırlaşıyor, spordan men ve
yasal işlemler olarak.
Lance
Armstrong 1996 yılında testis kanserine yakalandı, hatta akciğer ve beynine de
sıçradığı söylenir kendisine. Ancak yılmadan tedavisine devam eder ve bu illeti
yenerek 1999-2005 yılları arasında Fransa Bisiklet Turu'nu yedi kez kazanarak
dünya çapında ün yapar kendisi, birçok kişinin idolü olur ve bisiklet
sporlarının artık en önemli oyuncusudur, tüm dinyada. 2010 yılında hakkında
doping iddiaları başlarken 2012 yılında ABD’ de hakkında ki soruşturma delil
yetersizliği nedeniyle sonlandırılır, ancak kendisi 2013 yılında itiraf eder,
doping yapmıştır. Ve başka bir itiraf daha bulunur, günümüzde olsa doping
yapmayacağını, ancak eski günlerine dönderse gene yapmayı düşünebileceğini. Bir
çok kişide olay bir dönemin sonudur, Armstrong doping yaparak eşit mücadele
ilkesini bilerek bozmuştur, hala kahramanmıdır yoksa hilekarmıdır. O güne kadar
geçtiği doping testlerinden nasıl kurtulmuştur.
Benzer
bir şekilde 28 yaşındaki ünlü tenişçi Sharapova, doping testinde, sağlık
sorunları nedeniyle 2006 yılından bu yana aldığı Meldonium adlı yasak maddenin
bulunduğunu belirtti. "Wada'dan 22 Aralık'ta yasaklı maddeler listesinde
yapılan değişikliklerle ilgili bir e-posta aldım. Burada yasaklı maddeleri
görebiliyorsunuz ben de o linke tıklamadım" olarak açıklamasını yapan ünlü
tenisçi benim gibi belki bir dolu sporseverin hayallerini yıktı, yıllardır
takip ettiğimiz veya tenis ile özdeşleştirdiğimiz ünlü tenişçi de spor ahlakına
aykırı davrandı. Aslında kendisi biraz ihmalkar davrandığını iddia ediyor ancak
doktoru veya bireysel antrenörlerinin gözünden kaçması mümkün değil. Aynı
Armstrong olayında olduğu gibi acaba yıkılan bizim hayallerimiz mi? yoksa ünlü
sporcuların kimlikleri mi?
Daha
dün bir iddia daha ortaya atıldı, Gökhan Gönül. Ağrı kesici amaçlı kullanığı
bir ilaç yasaklı maddlelr listesinde idi, yani ancak rapor edilmek şartıyla
kullanılabilir. Kulüp doktorları federasyona bildirdiklerini ve daha sonra
kullandıkları şeklinde açıklama yaptı, ancak bazı basın organlarında doping
yaptığı şeklinde haberler geçildi. Bekleyip göreceğiz ancak görünen kulübün
burada şimdilik haklı olduğu, yani bu maddenin doping maddesi olarak değil,
sadece yasaklı madde ve bildirmek suretiyle kullanılabileceğidir.
Peki
bu sistem nasıl işler: WADA liste yayınlar, der ki bu maddeler ve miktarlar
doping sayılmakta. Bu aslında kulüp sormluluğunda olması gereken bir uygulama.
Yani kulüp doktoru dönem dönem sporcularını toplayacak ve diyecek ki basin
ağrırsa şu ilacı al, ateşin çıkarsa şu ilacı al, ishal olursan şunu al gibi,
hatta o ilaçları reknli kaplara koyup verecek sporcusuna. Bu arada kulüp
doktoru kadar sporcu da sorumlu, aç listeye bak bi zahmet, doktorun gözünden
kaçmışsa ( ki kaçmamalı) senin gözünden kaçmasın. Eğer sen kullanırsan bundan
başka bir şey, sorumluluk senin. Ola ki yeni bir ilaç çıktı ve listed yok,
işlem basit, der ki bana bildir gene kullan. Eğer sonradan bu madde doping
sınıfına girerde sen kullanmışsan, bana haber vermişsen sorun yok (yasaklı
madde olayında olduğu gibi), ancak haber vermezsen sorumluluk senin. Olayın özü
bu. Tabi ki de en özet şeklinden.
Peki burada yapılması gereken, yeterli
adli önlemlerin alınması, hem sporcu hem de doktorun ve kulübün içinde
bulunduğu bir sistemin ivedilikle hayata geçirilmesi. Yoksa daha çok hayaller
yıkılır, çok ahlar vahlar çekeriz.
Bu
arada ben yıllardır birçok yöneticimize kendimce kızdım durdum, yok şöyle
başarılı değiliz yok böyle başarılı değiliz, ne yapar bu adamlar gibi. Şimdi
gerek FİFA operasyonları, gerekse doping skandallarına baktıkça, gördükçe,
okudukca birçok yöneticimize teşekkür ediyorum, en azından bu kadar
kirlenmediğimiz için, ve hayret ediyorum, birçok sporcu bu kadar zaman nasıl
korunduğu ve kollandığı için.
OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==>http://www.sporturkiye.com/sporda-doping-dosyasi-makale,25.html
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder