12 Nisan 2016 Salı

Sporda Doping dosyası Armstrong’dan Sharapova’ ya; Doping: Başımızın derdi mi? Sporun belası mı?

Doç. Dr. Korkut Ulucan
Spor Genetiği Uzmanı
Marmara Üniversitesi, DHF, Tıbbi Biyoloji ve Genetik Bölümü
Üsküdar Üniversitesi, MDBF, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü

            Spor, hepimizin ortak tutkusu, kimimiz için izlemesi, kimimiz için yapması deşarj kaynağı; kimimiz için ise güzel, eğlenceli ve heyecanlı vakit geçirme zamanı. Birçok firma için reklam ve pazar, tabi ki de oyuncular için maddiyat ve gelecek.  Yani kazananı çok, kaybedeni ise kazanana kıyasla daha az. Ama tabi ki kaybetme olgusu kişiden kişiye değişir.
            Sporcular ise özellikle küçük yaşlarımızdan itibaren bizler için birer kahraman, düşünsenize birçoğumuz için Lefter, Süleyman Seba, Metin Oktay, Michael Jordan, Pele, Boris Becker, Usain Bolt, Carl Lewis birer idol, ve o sporu yapmamıza neden olan kişiler, başarı emsalleri.  Ancak son günlerde ise spor ve başarı dendiğinde aklımıza gelen ilk şey doping.
            Doping nedir sorusu yıllardır hep spor gündeminde, Uluslararası Olimpiyat Komitesi altında bu olay için bir birim bile kurmuş: Uluslararası Anti Doping Ajansı (WADA), 1999 yılında kurmuş bu ajansı, amacı her türlü doping olayı ile mücadele etmek, sporun eşitlik ahlakının korunmasına yardımcı olmak. Doping maddesi ile değişebiliyor; kan dopnginden kimyasal dopinglere kadar geniş bir yelpazesi var. Dopingli maddelerin ise tanımı olarak “Sporda eşitlik ilkesini bozmak ve sportif performansı artırmak amacı ile kullanılan, sporcu sağlığını bozan her türlü uygulama” olarak geçiyor. Bu uygulamaların ise sağlam bir şekilde yaprımları var, ve her geçen gün de ağırlaşıyor, spordan men ve yasal işlemler olarak.
            Lance Armstrong 1996 yılında testis kanserine yakalandı, hatta akciğer ve beynine de sıçradığı söylenir kendisine. Ancak yılmadan tedavisine devam eder ve bu illeti yenerek 1999-2005 yılları arasında Fransa Bisiklet Turu'nu yedi kez kazanarak dünya çapında ün yapar kendisi, birçok kişinin idolü olur ve bisiklet sporlarının artık en önemli oyuncusudur, tüm dinyada. 2010 yılında hakkında doping iddiaları başlarken 2012 yılında ABD’ de hakkında ki soruşturma delil yetersizliği nedeniyle sonlandırılır, ancak kendisi 2013 yılında itiraf eder, doping yapmıştır. Ve başka bir itiraf daha bulunur, günümüzde olsa doping yapmayacağını, ancak eski günlerine dönderse gene yapmayı düşünebileceğini. Bir çok kişide olay bir dönemin sonudur, Armstrong doping yaparak eşit mücadele ilkesini bilerek bozmuştur, hala kahramanmıdır yoksa hilekarmıdır. O güne kadar geçtiği doping testlerinden nasıl kurtulmuştur.
            Benzer bir şekilde 28 yaşındaki ünlü tenişçi Sharapova, doping testinde, sağlık sorunları nedeniyle 2006 yılından bu yana aldığı Meldonium adlı yasak maddenin bulunduğunu belirtti. "Wada'dan 22 Aralık'ta yasaklı maddeler listesinde yapılan değişikliklerle ilgili bir e-posta aldım. Burada yasaklı maddeleri görebiliyorsunuz ben de o linke tıklamadım" olarak açıklamasını yapan ünlü tenisçi benim gibi belki bir dolu sporseverin hayallerini yıktı, yıllardır takip ettiğimiz veya tenis ile özdeşleştirdiğimiz ünlü tenişçi de spor ahlakına aykırı davrandı. Aslında kendisi biraz ihmalkar davrandığını iddia ediyor ancak doktoru veya bireysel antrenörlerinin gözünden kaçması mümkün değil. Aynı Armstrong olayında olduğu gibi acaba yıkılan bizim hayallerimiz mi? yoksa ünlü sporcuların kimlikleri mi?
            Daha dün bir iddia daha ortaya atıldı, Gökhan Gönül. Ağrı kesici amaçlı kullanığı bir ilaç yasaklı maddlelr listesinde idi, yani ancak rapor edilmek şartıyla kullanılabilir. Kulüp doktorları federasyona bildirdiklerini ve daha sonra kullandıkları şeklinde açıklama yaptı, ancak bazı basın organlarında doping yaptığı şeklinde haberler geçildi. Bekleyip göreceğiz ancak görünen kulübün burada şimdilik haklı olduğu, yani bu maddenin doping maddesi olarak değil, sadece yasaklı madde ve bildirmek suretiyle kullanılabileceğidir.
Peki bu sistem nasıl işler: WADA liste yayınlar, der ki bu maddeler ve miktarlar doping sayılmakta. Bu aslında kulüp sormluluğunda olması gereken bir uygulama. Yani kulüp doktoru dönem dönem sporcularını toplayacak ve diyecek ki basin ağrırsa şu ilacı al, ateşin çıkarsa şu ilacı al, ishal olursan şunu al gibi, hatta o ilaçları reknli kaplara koyup verecek sporcusuna. Bu arada kulüp doktoru kadar sporcu da sorumlu, aç listeye bak bi zahmet, doktorun gözünden kaçmışsa ( ki kaçmamalı) senin gözünden kaçmasın. Eğer sen kullanırsan bundan başka bir şey, sorumluluk senin. Ola ki yeni bir ilaç çıktı ve listed yok, işlem basit, der ki bana bildir gene kullan. Eğer sonradan bu madde doping sınıfına girerde sen kullanmışsan, bana haber vermişsen sorun yok (yasaklı madde olayında olduğu gibi), ancak haber vermezsen sorumluluk senin. Olayın özü bu. Tabi ki de en özet şeklinden.
Peki burada yapılması gereken, yeterli adli önlemlerin alınması, hem sporcu hem de doktorun ve kulübün içinde bulunduğu bir sistemin ivedilikle hayata geçirilmesi. Yoksa daha çok hayaller yıkılır, çok ahlar vahlar çekeriz.
Bu arada ben yıllardır birçok yöneticimize kendimce kızdım durdum, yok şöyle başarılı değiliz yok böyle başarılı değiliz, ne yapar bu adamlar gibi. Şimdi gerek FİFA operasyonları, gerekse doping skandallarına baktıkça, gördükçe, okudukca birçok yöneticimize teşekkür ediyorum, en azından bu kadar kirlenmediğimiz için, ve hayret ediyorum, birçok sporcu bu kadar zaman nasıl korunduğu ve kollandığı için.

(Bu yazı www.sporturkiye.com sayfasında 31 Mart 2016 tarihinde yayımlanmıştır)

OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==>http://www.sporturkiye.com/sporda-doping-dosyasi-makale,25.html

Spor Türkiye 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder